Yemen'de nüfuz mücadelesi ve vekalet savaşı

 


Adnan Hashem - Abdul Selam Muhammad

Coğrafi konumu ve gelecek vaat eden zenginliği ile Yemen Cumhuriyeti, Arap Yarımadası'na açılan kapı olması ve uluslararası ticaretin en önemli koridoru olan Babü'l-Mandab Boğazı'na bakan, bir yandan Arap Denizi ve Hint Okyanusu'nun açık deniz yolu sularında, diğer yandan Asya, Afrika ve Avrupa'nın üç kıtasını birbirine bağlayan Kızıldeniz'i görmesi nedeniyle büyük önem taşıyor.

Bütün bu özellikler, Yemen’i Körfez bölgesi ve Afrika Boynuzu ve hatta Avrupa ile bağlantılı olan kuzey Arabistan ve Afrika üzerinde büyük etkisi olan önemli bir ülke durumuna getiriyor.

Ele aldığımız bu çalışma, Yemen'deki durumu, bu önemli bölgeyi kontrol etmek isteyen bölgesel ve uluslararası güçler arasında bir vekalet savaş alanı olarak ele alıyor. Ancak ülkenin askeri ve ekonomik yeteneklerini geliştirmek bu ülkenin savaş ve kaosun gelmesini önlemek için güvenliği sağlamanın dışında yapılıyor.

Çalışma, yerel gruplara ve bu grupların bölgesel ve uluslararası aktörlerin varlığındaki rollerine odaklanıyor. 2014'te Yemen başkenti Sana üzerindeki etkisini artıran Husi hareketi aracılığıyla Yemen'deki İran varlığının stratejik hedeflerini ve 2015'te açıklanan Arap koalisyonu aracılığıyla Yemen'deki Suudi Arabistan - BAE askeri varlığına nasıl bir gerekçe sağladığını inceliyor.

Bu çalışma ayrıca İran’ın İran’ın Yemen’de bulunmasının gerçek nedenlerini ortaya koymasının yanı sıra İran’ın Yemen’i Körfez petrolüne ulaşmak amacıyla bu bölgeyi beşeri bir kaynak olarak gördüğünü gözler önüne seriyor.

Öte yandan Suudi Arabistan – BAE ikilisinin Yemen savaşına müdahalesindeki asıl nedenin gaz ve petrol bölgelerine, açık denizlere, kıyılara ve limanlara ulaşma stratejilerini gerçekleştirme fırsatı olarak gördüklerini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Abu Dabi ve Riyad arasındaki rekabet ve çıkar çatışmasına rağmen, yerel müttefikleri arasındaki zemine yansıyarak, BAE’nin desteklediği ayrılıkçı gruplar Abdurabbu Mansur hükümetine karşı 2019’da Aden’e bir darbe gerçekletirildi.

Suudi Arabistan, İran'ın artan nüfuzunu daha da artırma korkusuyla, ülkedeki dengeyi sağlamak amacıyla Abu Dabi’nin müttefiki olan Güney Geçiş Konseyi'nin meşru bir hükümet kurdurdu. Ancak yeni hükümetin 30 Aralık 2020'de Aden havaalanına geri dönerken onları füzelerle saldırıldı. Söz konusu saldırının arkasında yerel güçleri destekleyen bölgesel güçlerin olması ihtimal dışı değildir.

Çalışma, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin yanı sıra İsrail, Türkiye, Rusya ve Çin gibi diğer bölgesel ve uluslararası aktörlerle ve ondan önce Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere ile ilgili bilgiler yer alıyor.

GİRİŞ

Yemen’nin geçici başkenti Aden’de 30 Aralık 2020'de güdümlü füzeler, Suudi Arabistan'ın Cumhurbaşkanı Abd Rabbo Mansur Hadi'nin başkanlığında müttefiki BAE'nin desteklediği  Güney Geçiş Konseyi'nin yer aldığı hükümet üyelerinin yer aldığı uçağın inişi esnasında havaalanını hedef aldı..

 

Yerel taraflar, beş yıldır Yemen'de bulunmayan bir hükümeti hedef almakla suçlandılar, ancak meşru hükümet İran'ın Husileri füze fırlatmada desteklemesinin arkasında olduğunu düşünürken, Husiler Suudi Arabistan ve BAE'nin arkasında olmakla suçladı. Bu karşılıklı suçlamalar, füze fırlatılması için lojistik desteğin arkasında bölgesel taraflar olduğun itirafı oldu.

 

Düzinelerce hükümet görevlisini, medya çalışanlarını ve insani yardım ekiplerini öldüren ve yaralayan bu trajik saldırı, Yemen'in bölgesel bir savaş alanına ve vekâlet savaşına dönüşmesinin en önemli örneğiydi.

 

Stratejik konumu nedeniyle bölgesel ve uluslararası güç mücadeleleri çeken Yemen, Yemen'de nüfuz sahibi olan Doğu ve Batı'yı besleyen en önemli küresel ticaret yollarından birine hükmedecek.

 

Kızıldeniz ile Aden Körfezi'ni ve ardından Hint Okyanusu'nu birbirine bağlayan su yolu stratejik Babü'l-Mandab Boğazı, dünyanın kuzey-güney arasındaki en kısa nakliye yolu olan Süveyş Kanalı'nın kazılmasının ardından önemini kazandı ve haritaya göre küresel ticaret hacminin yaklaşık% 12'si kanaldan geçiyor.

Bab al-Mandab Boğazı ve Süveyş Kanalı'nın, antik tarihten bu yana ticari ve stratejik açıdan dünyanın en önemli denizlerinden biri olan Kızıldeniz'e giriş ve çıkışı sağladığı için tarih boyunca günümüze kadar mücadelenin odak noktası haline geldi.

 

Yemen, Körfez ülkelerinin ev sahipliği yaptığı, büyük petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip, uluslararası güçlerle kapsamlı ilişkileri olan Arap Yarımadası'na açılan bir kapı olarak stratejik bir konumda.  Yemen, zor coğrafi ve siyasi yapısıyla petrol zengini Körfez ülkelerini, özellikle de Suudi Arabistan'ı ve yüzyıllardır ilgisini çeken önemli bir bölgedir.

Ayrıca oku

Yorumlar

Reklam alanı